Hamburg Şark Enstitüsü Direktörü ve Ortadoğu uzmanı Prof. Steinbach, Bush yönetimi Türkiyeyi Ortadoğuda daha aktif bir konuma itiyor. Olası bir Kürt devletinin kurulmasında Türkiyenin tavrı zaten belli dedi.(Dokumentasiyon/Belge)
Hamburg Şark Enstitüsü Direktörü ve Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Udo Steinbach, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) olası Irak operasyonuna ilişkin Özgür Politika Gazetesi'nin sorularını yanıtladı.
"Bölgeyi bir felaket bekliyor" diyen Steinbach, olası bir Kürt devletinin ortaya çıkışını engellemek için Türk ordusunun alarmda beklediğini de sözlerine ekledi.
Irak'a operasyon tarihi için neler söyleye bilirsiniz?
ABD Başkanı George Bush Irak'a saldırmak için çoktan beri kararını vermiştir. Son hazırlıklarını da tamamlamak üzere. Bir askeri saldırıdan kaçınmak ve diplomatik yollara başvurmak için Bush yönetiminin savaştan şu anda vazgeçmesi dünya için bir mucize olur.
Avrupa Birliği savaşı önlemek için girişim de bulunabilir mi?
Hayır, büyük bir ihtimalle hayır. Savaşın durdurulması artık mümkün olmayacak. Zaten Avrupa'nın ortak bir görüşü savaş olsa da bir işe yaramayacak. Fakat Amerika artık Avrupa'yı defterden silip, hesaba katmıyor. ABD Avrupa'yı ciddiye almıyor. Ben geçen hafta Washington'daydım. Avrupa'nın artık Amerikalılar tarafından ciddiye alınmadığını kendim de açıkça hissettim. ABD, sadece Avrupalılara harekete geçirilmeye ihtiyaç duyan bir güç olarak bakıyor.
Savaşın önüne geçmek için tam olarak ortak bir Avrupa politikasının oluşması mümkün olmayacak. Her Avrupa ülkesi kendi başına bir politika izleyecek.
Avrupa ülkelerinin politikaları İngiltere başbakanı kendi kamuoyu tarafından baskı altında tutulmasına rağmen, kendi başına özel bir yol izleyecek. Almanya seçim havasına girmiş bulunuyor. Başbakan Gerhard Schröder'den işittiğimize göre, bir Alman politikası olacak. Fakat savaşın önüne geçmek için bir tek sesli Avrupa politikası olmayacak. Schröder Alman seçmenlerinin savaşa karşı olduğunu biliyor.
Schröder, seçim taktiklerine başvuruyor. Sosyal Demokratlar ile Yeşiller Partisi'nin seçmenleri kesinlikle Irak'la yapılacak bir savaşa karşıdırlar. Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller'den oluşan koalisyon hükümeti ABD'yi desteklemekten bu açıdan kaçınıyorlar ve savaşa karşı olduklarını belirtiyorlar.
Diğer taraftan Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU'nun ABD'nin savaş politikasından yana tutum takınmaları Schröder'in konumunu güçlendirmiştir. Birlik Partileri için bir talihsizlik. Tüm bu etkenleri göz önünde bulunduran Schröder, ABD'ye karşı radikal bir çıkış yapmıştır.
Irak'a yapılacak bir saldırının uluslararası hukuk açısından bir temeli var mı?
Tabii ki ABD için 1991 yılında Birleşmiş Milletler'in (BM) kabul ettiği antlaşma son bir meşru zemini oluşturuyor. Bush yönetimi aslında Saddam ile açık bırakılan bir hesabı kapatmak istiyor. Mesele ABD'ye göre çoktan beri ortadan kaldırılması gereken bir adamın sorunudur. Saddam Hüseyin, Amerikalıların ezici çoğunluğu tarafından büyük bir tehlike olarak algılanıyor. Irak'ın kimyasal, biyolojik ve başka kitlesel imha silahlarına sahip olduğunu belirten ABD yönetimi, askeri saldırıyı meşru görüyor. Saddam'ın bu somut girişimi ABD'yi kaygılandırıyor. Bush'un bu sert çıkışı, Bill Clinton'un başkanlık döneminde Ortadoğu ve Irak'la ilgili izlediği çelişkili politikaya bir reaksiyon olarak da görülmelidir.
İslam ülkeleri ve ABD İslam ülkeleri ABD'yi destekleyecek mi?
Fazla destek göreceğini sanmıyorum. Kuveyt, Katar ve Bahreyn gibi küçük ülkelerin ABD'ye başkaldırmaları elbette düşünülemez. Zaten bu ülkelerin ABD'yi desteklemekten başka çareleri de yoktur. Büyük ve önemli İslam ülkeleri ABD saldırısını desteklemeyecekler. Hatta ABD bu konuda Suudi Arabistan ile bile sorunu olacaktır. Eğer Suudi Arabistan ABD'yi desteklemeye kalkışırsa, içte büyük bir muhalefetle karşılaşır. Bundan dolayı Suudi Arabistan ABD'ye destek vermekten kaçınacaktır. Destek de vermediği zaman, ABD tarafından eski endişeler ön plana çıkıp düşman bir kategoriye dahil edilecek ve "pozitif bir dost" muamelesi görmeyecektir. Görüldüğü gibi durum çok karmaşık bir hal izliyor.
Filistin sorununun hala bir çözüme kavuşturulmaması savaşın önünde bir engel teşkil ediyor mu?
Hayır. Filistin sorunu Irak'a bir saldırı için artık bir engel teşkil etmiyor. Durum değişti. Başkan Bush Filistin-İsrail sorununun bir çözüme kavuşması veya en azından silahların susturulmasını sağlamak için aylarca askeri müdahaleyi geciktirdiği biliniyor. Bu geciktirme Arap kamuoyu ve devletlerinin desteğini kazanmaya yönelikti.
Bush neden her şeye rağmen Irak'a saldırmak istiyor? Bu işin başka çözüm yolları yok mu?
Tabii ki başka çözüm yolları var. Mesela bölgeyi bir felakete sürükleyecek açık bir askeri müdahale yerine Irak'ta bir rejim değişikliği için kapalı operasyonlar tercih edilinebilir. Fakat anlaşılan geçmişte ve şimdi bu tür yöntemler başarısızlıkla sonuçlanmış. Muhtemelen Clinton dönemindeki Amerikan politikası bu konuda işi ciddiye almamış ve kararsızlık göstermiş. Anlaşılan Saddam rejiminin yıkılması için dışardan bir saldırı ve içerden muhalefetin desteğini kazanmakla mümkün olacak. En azından artık Bush yönetimi olayı böyle görüyor.
AB'ye uyum, Türkiye ve ABD Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde(TBMM) kabul edilen "Avrupa Birliği'ne Uyum Paketi"nin, ABD'nin Irak'a yapacağı müdahaleyle bir ilişkisi var mı?
Çok önemli bir soru. Bence şu veya bu şekilde ABD, Irak sorunuyla yakından bir ilişkisi vardır. Türkler Avrupa'da ve bölgede söz sahibi olmak için oldukça fazla çaba sarf ediyorlar. Türklerin kabul ettiği reform paketi, gerçekleşen anayasal düzenlemelerin, Irak'a ABD müdahalesinde ortaya çıkacak olası bir boşluktan faydalanmak için olduğunu söyleyebilirim. Afganistan'da çok uluslu güçlerin Türk komutasında bulunması nedeniyle, ABD tarafından bölgede Türkiye'ye daha çok rol biçilmektedir. Türkiye bir ABD müdahalesinden açıkça faydalanıp, AB'ye girmek için süreci bu yollardan hızlandırmak istiyor.
Savaştan sonra olası bir Kürt devleti ortaya çıkarsa, Türkiye'nin tutumu ne olur?
Türkiye'de bu konuda Irak'ın işgali için Türk genel kurmay başkanlığının planları hazır. Türk ordusu olası bir Kürt devletini önlemek için zaten Irak'a gireceğini açıkça belirtiyor. Eğer gerçekten bir Kürt devleti kurma girişimi baş gösterirse, Türkiye o zaman hiç kimseye kulak asmadan doğrudan Irak'ın içişlerine müdahale etmekten kaçınmayacaktır. Doğacak olası bir boşluktan faydalanıp Irak'a karşı bir işgal hareketine girişecektir./by Reşad ÖZKAN/RÖ
12 Ağustos 2002/Politika/Bianet/Kurdistan-Post
Dr. Christian Schwaabe: "Der Terror ist ein transnationales Phänomen geworden"
zum Thema „Terrorismus“ Dr. Schwaabe: Der Terror ist ein transnationales Phänomen geworden Dr. Schwaabe: Der Terror ist ein transnati...
-
Zwischen Integration und Assimilation Zur Situation der Kurden in München (Zusammenfassung) Aufbau der Untersuchung und Vorgehensweise ...
-
zum Thema „Terrorismus“ Dr. Schwaabe: Der Terror ist ein transnationales Phänomen geworden Dr. Schwaabe: Der Terror ist ein transnati...
-
Interview Nach Prof. Dr. Norbert Paech besteht nach dem 11. September eine große Gefahr, daß Nationale Befreiungsbewegungen, die um ihre Se...